26 Eylül 2012 Çarşamba

Ormanın Derinliklerinde Bir Şey Var - Tana French

Tana French'in Artemis Yayınları'ndan çıkan ve orijinal ismi In The Woods olan bu ilk kitabı Benzerlik kitabının öncesinde olanları anlatıyor. Tek farkla; bu sefer romanı Dedektif Ryan anlatıyor. 
Benzerlik kitabında Cassie'nin eski ortağı olarak anılan ama pek detaylı anlatılmayan bu karakter kendini ve geçmişindeki gizemli hikayeyi kendi ağzından anlatıyor.

Ormanın derinliklerindeki şey diye bir başlık görünce ormanın içinde yaşayan bir yaratık akla geliyor. Fakat romanda öyle doğaüstü ya da fantastik olaylar yok. Aksine her şey oldukça gerçekçi. Romanın sonu dahi formül bir son olmaktan uzak ve cesurca.

Dedektif Ryan on iki yaşında iken iki arkadaşı ile birlikte Knocknaree ormanında  kaybolmuş sonra da ayakkabıları kan içerisinde ve hafızası kayıp olarak ortaya çıkmıştır. Aradan seneler geçmesine rağmen olay gizemini korumaktadır. Dava ise çoktan arşive kaldırılmıştır. 

Knocknaree ormanının yakınındaki arkeolojik kazı alanında on iki yaşında bale öğrencisi bir kızın cesedi bulunur. Cinayeti araştırma görevi Dedektif Ryan'ın başında olduğu ekibe verilir. Ekip ise Ryan, Cassie ve Sam'den müteşekkildir. Dolayısıyla Benzerlik kitabındaki romantik ilişkilerin öncesi de bu kitapta anlatılmaktadır.

Ryan kimliğini açıklamaz ve sadece Cassie'ye geçmişte yaşanan olaydaki kaybolan çocuk olduğunu söyler. Ryan amacı iki olayı birden çözmektir. Bu arada Cassie ile yakınlaşır.

Kitap hayli heyecanlı ilerliyor ve katil bulunduktan sonra rahatlatmak yerine daha da geriyor. Özellikle son kısımlar bayağı şaşırtıcı... En kısa zamanda Tana French'in bir sonraki romanını okuma isteği uyandırıyor.

Kitap bir önceki gibi yine eleştirel bir tavır koymuş: Hükümet otobanı arkeolojik kazı alanından geçirecektir. Birkaç zengin şirket ise otoban çevresindeki tüm arsaları satın almıştır. Topraklarını satmak istemeyen çiftçilere imar izni çıkmazken, aynı topraklar el değiştirince imar izni de bir anda çıkıvermiştir. Tanıdık geldi mi? Kitabı okurken bizdeki baraj suları altında kalan antik şehirler geldi aklıma sürekli :(

1 Eylül 2012 Cumartesi

Benzerlik - Tana French

İrlandalı yazar Tana French'in ikinci kitabı Benzerlik, ilk kitabı Şey'deki dedektif Cassie Maddox karakterinin bir başka macerasını anlatıyor. Kitap altı yüz küsur sayfa olmasına rağmen öyle akıcı ki bir anda bitiveriyor. Ben ilk kitabı okumadım ama Benzerlik'i bitirince onu da bir an önce okumak istedim.

Dedektif Cassie yıllar önce bir operasyon için dedektif Frank ile birlikte hayali bir karakter yaratır: Lexie. Operasyon sonrası işler yolunda gitmediğinden Cassie, aile içi şiddet bölümünde çalışmaya başlar. Bir gün Dublin' uzak bir kasaba olan Glenskhy'de ıssız bir kır evinde bir ceset bulunur. İşi Cassie'nin sevgilisi Sam yürütmektedir. Fakat Frank ilginç fikirleriyle Cassie'yi de işin içine sürükler. 

İşin tuhafı ölen kız Lexie'dir. Yani Cassie ve Frank'in yıllar önce uydurdukları sahte karakter ve ölen kız da tıpkı Cassie'ye benzemektedir. 

Lexie ölmeden önce üniversitede doktora yapmaktadır ve tez konusu da kimlikler üzerinedir. Dört arkadaşı ile birlikte, arkadaşlarından birine miras kalan bir evde - Whitehorn'da yaşamaktadır. Frank, herkese Cassie'nin kurtarıldığını ve yoğun bakımda olduğunu söyler. Sonra da Cassie'ye Lexie'nin yaşamı ile ilgili tüm ayrıntıları vererek, Cassie'yi Lexie'nin yerine geçirir ve Whitehorn'a cinayeti araştırması için gönderir. 

Temposu hiç düşmeyen kitap, ilginç karakterleriyle de akılda kalıyor. Whitehorn'un sahibi olan mirasçı Daniel pek kolay unutulacak bir karakter değil. Hayata bakışı, kapitalist düzenin dayatmalarına karşı yarattığı alternatif yaşamı takdire şayan. Tüm kitap bireysellik ile kapitalizmin çatışması olarak okunabilir. Şöyle ki, Whitehorn köşkü, sadece beş kişinin kendi hayat stilini ya da Daniel'in dayatmacı rüyasını gerçekleştirebildiği bir fanus. Oysa onun rüyası köyde yaşayan diğerlerinin çıkmazı. Çiftçilikle uğraşan Ned'e göre bölgenin gelişebilmesinin tek yolu Whitehorn'un bir otele dönüştürülmesi yahut yıkılmasıdır. Aksi takdirde Glenskhy için bir gelecek söz konusu olmayacaktır. Zeki bir insan olan Ned sırf koşullar yüzünden çiftçilik yapar ve bu yüzden de Daniel'i ve onun atalarını suçlar. Ned hem değişen yaşam koşulları yüzünden mutsuzdur hem de bunun sebebi olan düzene eklemlenmeye çalışmaktadır. Daniel ise hayalini gerçekleştirmek amacıyla yola çıkmıştır ama başkalarının mutsuzluğu umursamaz, kendi düzenini ve dayatmalarını uygulamaya çalışır. İki karakterde kendi içinde çelişir ama bu onları daha gerçek kılar. 

Sonuç olarak boş bir vaktinizde okuyunuz diyeyim, çünkü elden bırakmak güç oluyor...