Alıklar Birliği, hayatımda okuduğum kitapların en iyilerinden biri. Üstelik de Pulitzer ödülü tescilli. Kitabın başında basımının ilginç öyküsü anlatılmış. Bir gün bir kadın gelir ve ölen oğlunun kitabını el yazmalarını okutmak ister. Yayıncının uğraşmak istediği en son insan tipidir. Çünkü daha önce sayısız kere böyle insanlarla uğraşmıştır ve her biri de çocuklarının muhteşem yazdığını düşünen annelerdir. Bu seferki ise başkadır. Kitap hakikaten çok iyidir. Ne yazık ki yazarı intihar etmiştir ve başka bir kitap daha yazamayacaktır.
Böylelikle efsanevi roman karakteri Ignatius Reilly okurlarla buluşur ve yazarı öldükten sonra Pulitzer alan ilk kitap olarak, Alıklar Birliği, adını edebiyat tarihine yazdırır. Roman New Orleans'ta geçmektedir ve New Orleanslılar için Ignatius Reilly şehrin simgelerinden birisi haline gelir. Şehirde karakterin kendisi gibi devasa bir heykeli bulunmaktadır.
Kitap inanılmaz eğlenceli, bir yandan okudum bir yandan güldüm desem yeridir. Ignatius annesiyle birlite yaşayan otuz yaşlarında tombulca bir gençtir. Üniversite okumuş entelektüellik seviyesi yüksek biri olmasına rağmen çalışmayıp evde televizyon izlemeyi seçmiştir. Ama annesi dayanamaz ve Ignatius'tan iş bulmasını ister. Böylece Ignatius'un maceraları başlar: Levi Pantoları, seyyar sosis arabası gibi her biri ilginç ve komik iş maceraları. Bu arada Ignatius'un peşine bir de polis takılır: Angelo. Kitabın başından beri ufak da olsa bir yerde adı geçen karakterlerler gitgide anlatının parçaları haline gelirler ve olaylar bir şekilde birbirine bağlanır. Ignatius'un annesi Angelo'nun halasıyla takılmaya başlar. Igantius yeşil şapkasıyla gitgide efsaneleşir. Kız arkadaşı olaylara yazdığı mektuplarla dahil olur.
Okuduktan sonra Ignatius'un sürekli kullandığı kırbaçlanmalı lafı dile dolanabiliyor. Mutlaka okuyun, değecek…