9 Mayıs 2013 Perşembe

Engereğin Gözü - Zülfü Livaneli

Zülfü Livaneli'nin uzun zamandır okumayı düşündüğüm kitabını sonunda okudum ama ismi Engereğin Gözündeki Kamaşma idi. Bitireli henüz iki gün olmuştu, kitapçıda Engereğin Gözü'nü gördüm. Baktım içleri aynı. Birkaç gravür var içinde, resimlerden tanıdım. Meğer kitabın adı akılda zor kalıyor diye Livaneli kitabın adını kısaltmış. Sanatçının eseri üzerinde değişiklik yapma hakkının sürdüğünü söylemiş kitabın bir yerinde. Kitabın sonunda Livaneli ile bir röportaj yapılmış: Kendisi kitabın tarihi bir roman olmadığını fakat tarihi dekor olarak kullanan bir roman olduğunu belirtmiş.

Kitabın başında cumhuriyetin ilk yıllarında Türkiye'ye sığınan Alman profesör bulduğu el yazmalarını çevirmeye karar verir. Kitap el yazmalarında anlatılanlardan oluşur. Habeşistan'dan gelen hadımağadan sultanların, valide sultanın, vezirlerin ve kendisinin öyküsünü dinleriz. İktidar uğruna yapılanlar, Osmanlı İmparatorluğu zamanında hem sarayda hem de dışarıda yaşanan şiddet, en kanlı korku filmlerini aratmayacak niteliktedir. Bu şiddetten sadece şehzadeler değil sultanlar bile payını almaktadır. Kimin ne zaman gücü eline geçireceğinin belli olmadığı ortamda en önemli şey, gelişmeleri takip edip, ana göre tavır değiştirebilip uyum sağlayabilmektir. Hadımağa bu şekilde hayatta kalabilmiştir. Sarayda kimsenin garantisi yoktur: An gelir imparatorluğa hükmeden bir anda aciz birine dönüşüverir. Bu kaygan zemindeki gelgitleri yazar hadımağanın psikolojisi üzerinden anlatmıştır. Kitaba psikolojik roman demek herhalde yanlış olmaz. Entrikaların döndüğü saray ortamını güzel betimlemiş. Haremi güzel bir yer zannedenlere haremin iç dünyasını çok iyi özetlemiş . Çok uzun olmayan ama yoğun ve insanı sarıp başka bir dünyaya götüren bu kitabı okuyun. Osmanlı dönemindeki yönetimsel karmaşa ise her bir sultan ile farklı bir boyut kazanan ayrı birer araştırma konusu...

5 Mayıs 2013 Pazar

Sisle Gelen yolcu - Jean-Christophe Grange

Senelerdir çok satan kitap listelerinin üst sıralarından inmeyen, kitaplarının filmleri çekilen Grange'in bugüne dek hiçbir kitabını okumamıştım. Stephen King okurken kitabın sonunda yaşadığım  saçma bir sonla karşılaşmanın yarattığı tüm kitabı boşa okumuş hissi oluşacak diye pek yanaşmıyordum. Bir de filmi çekilen kitapları kısa yoldan öğrenme tembelliği ile bugüne kadar kaldı. Bir arkadaşımın tavsiyesi ile bir ara okurum diye listeme almıştım. Kısmet Sisle Gelen Yolcu'yaymış.

Kitapla ilgili çok fazla yazmak istemiyorum çünkü sürprizlerle ilerleyen bir kitap. Mitolojik öykülere özenen bir cinayet işlenir. Çetin ceviz Anais cinayeti soruşturmakla görevlendirilir. Bu arada hafızasını kaybetmiş bir adam üstü başı kanlı halde psikiyatri merkezine getirilir. Psikiyatrist Mathias Freire adamın hafızasını kazanmasına yardımcı olmaya çalışırken, baş şüpheli konumundaki adamı korumaya da çalışır. Ve olaylar birbirini izler. Ortaya çıkan her bilgi olayı daha da karmaşık bir hale getirir. Son sayfada her şey açıklandığından mantıklı bir şekilde her şey bir sonuca bağlanıyor ve havada asılı bir şey kalmıyor. Klasik anlamda bir gerilim kitabı ve tür kitabı sevenlerin hoşuna gider diye düşünüyorum.

Kitap tüm gizemini son sayfalara kadar koruduğu için heyecanlı ilerleyiş hiç bitmiyor ve tempo hiç düşmüyor. Grange'in anlatımı ustaca, dili kullanımı iyi. Ben kitabı çok beğendim. Tavsiye ederim...

Yokyer - Neil Gaiman

Londra'da kendi halinde yaşayan Richard Mayhew''un hayatı bir anda kötü gitmeye başlar; işi, sevgilisiyle ilişkisi mahvolmaya başladığı anda bir kıza yardım eder. Door isimli kız aşağı Londra'ya aittir ve Richard'ın da Aşağı Londra ile tanışmasına vesile olur. Daha doğrusu kendini bir anda Aşağı Londra'da bulan Richard tekrar eski yaşantısına ve Yukarı Londra'ya dönmek için Door'un yardımına ihtiyaç duymaktadır. Ama önce Door'a yardım etmesi gerekmektedir.

Aşağı Londra, Yukarı Londra'nın altında pisliğin, çamurun, türlü türlü mahluğun bulunduğu, Yukarı Londralıların göremediği tuhaf bir fantastik dünyadır. Karanlıktır, iğrençtir ama bir çizgi film korkunçluğudur bu, yükseklerden düşüp ölmeyen çizgi film karakterlerini anımsatır. Karanlık ve gizemli karakterleri var kitabın. Okurken ayrıntılar gözünüzde canlanıyor. Fantastik bir dünyada ilerleyen bir macera.

Coraline çizgi filmini çok beğenen ben hemen bir Neil Gaiman okumalıyım diyerek ve kapağını  ile
konusunu beğenerek aldım Yokyer''i. Kötü bir kitap değil, atmosferi filan gayet başarılı ama Coraline kadar iyi bulmadım. Tabi bunda Coraline'i çizgi film olarak izlemiş olmamın etkisi olabilir.