26 Nisan 2018 Perşembe

Sessiz Kiz - Tess Gerritsen

Tess Gerritsen'den Rizzoli ve Isles serisinin sekizinci kitabi: Sessiz kiz. Temposu yuksek, gecmise donusler ve daha once burada yazmis oldugum kitaplardaki gibi ikili bir anlatim benimsenmis. Bu sekilde olaylar bir nesnel bakis acisiyla, bir de sorusturmayla ilgisi olan ama suclu olmadigini umdugumuz ya da zannettigimiz bir kisinin bakis acisiyla anlatiliyor. Bu sayede, bilgiler iki tarafli verilip gizem ve tansiyon artiriliyor. Buraya kadar her sey iyi guzel de, yazar sovenistlik yapmaya baslayinca kitabin tadi kacti. Tess Gerritsen hakkindaki fikirlerim degisti bu kitaptan sonra. Ismi Amerikali olan yazar Cin kokenli. Bu kitap da Cin mahallesinde geciyor. Gecmiste yasanan coklu cinayet ve sonrasinda cinayetleri isleyen kisinin intihar ettigi eski dosya yeniden aciliyor. Kurbanlardan birinin esi bu dosyayi tekrar actirmak icin her yolu deniyor; zaten ikinci bakis acisi da onunki. Neyse, kitap iyi hos da, yazar bir basliyor Cin'i methetmeye, yok celigi soyle, kilici boyle, Sam celigi aslinda sizin bildiginiz gibi degil, ninjalik Japon degil Cin icadi, Taiwan Cin'in vs. Bunlar disinda kadin savasci gelenegi guzel ama gercek mi arastirmak lazim, kurgu kitaplarda her soylenen dogru degil sonucta. Kitabin sonu da cok zorlama. Atmosferi ve tempoyu iyi yaratiyor ama bu saydigim seyler yuzunden okurken yer yer rahatsiz oldum.

Kiralik Konak - Yakup Kadri Karaosmanoglu

Yakup Kadri'nin simdiye kadar okudugum kitaplari, Sodom ve Gomore, Nur Baba ve Yaban. Ucunu de cok begenerek okumustum. Kiralik Konak (1920) ise ilk romani, donemin yozlasan ahlak anlayisini elestirmek icin yazilmis. Bu kitabi hic sevmedim, uzun sure elimde surundu. Dili cok agir, Turkce degil Osmanlica. Kitabin arkasinda da belirtildigi gibi Yakup Kadri, 1910-1974 yillari arasinda eserler veriyor. Verdigi eserler bir yandan da Turkce'nin gecirdigi evreleri yansitiyor. Bu kitap da ilk romani oldugundan dilini anlamasi zordu. Bu gibi durumlarda genelde dipnotlarda sozcuklerin anlamlarini yazarlar; bu kitapta bazi sozcuklerin anlamlari parantez icinde yanlarina yazilmis fakat yetersiz kalmis. Zaten cok sayida sozcugu bilmeyince anlamina baksaniz da okumak pek keyifli olmuyor.
Konusuna da anlatimina da pek isinamadim. Mirasyedi bir ailenin kizlarinin ve dedelerinin merkezde oldugu bir yoldan cikma hikayesi diyerek ozetlenebilir. Uc kusagin temsil ettigi degerler uzerinden yasadiklari catismayi anlatiyor. Naim efendi, dede oluyor, pasifligiyle gidisata dur diyemiyor, en sonunda malindan mulkunden, ailesinden oluyor. Kucuk torun Seniha, doneme ahlak anlayisina aykiri gelen bir hayati benimsiyor, sevgilileri oluyor, evden kaciyor Avrupa'ya gidiyor, vs. Faik Bey, Seniha'nin sevgilisi, aralarinda sonrasinda neler geciyor pek anlasilmiyor, ustunkoru deginilmis. Hakki Celis, Naim efendinin kiz kardesinin torunu, Seniha'ya asik, aci ceken sair, sonrasinda milli bilinci uyaniyor, Canakkale cephesinde savasmaya gidiyor. Hikaye akmiyor, buyuk puntolarla yazilmis, cok kalin bir kitap olmamasina ragmen bitmesi cok uzun surdu. Yakup Kadri'nin dili, olay orgusu ve akiciligi bu kitaptan bir yil sonra yayimladigi Nur Baba (1921) kitabinda cok cok daha iyiydi. Kanimca, benzer konulari, 1928 tarihli Sodom ve Gomore'de cok daha basarili bir sekilde islemistir. Bunlara ragmen, kitapta birkac paragrafi begendim; bir tanesi de asagidaki Hakki Celis'in eglendigini zanneden, barda oyalanan insanlarla ilgili dusundukleri.