2 Temmuz 2018 Pazartesi

İçimizdeki Şeytan - Sabahattin Ali

Sabahattin Ali'nin 1940 yilinda yazmis oldugu Icimizdeki Seytan kitabi, 1998 yilinda Yapi Kredi Yayinlari'ndan yayimlanmaya baslar. Su an ise kitap 48. baskisini yapmis populer bir kitap. Kitabin basinda Selim Ileri'nin onsozu bulunuyor. Bu onsozde, Sabahattin Ali'ye bakisin zaman icinde nasil degistiginin izlerini de gormek mumkun. Onceleri komunist, zararli olarak damgalanmis ve kitaplari yasaklanmis oldugu icin, Sabahattin Ali'nin kitaplarini bulmak ve okumak zor, hatta tehlikelidir.

Sabahattin Ali'yi ve o donemin ruhunu/durumunu Cetin Yetkin'in Karsidevrim kitabinda detaylica okumus ve Sabahattin Ali'nin oldurulmesine, mezarinin bile belli olmamasina cok uzulmustum. Sabahattin Ali'nin arkadaslariyla beraber cikardiklari Marko Pasa gazetesi donemin siyasetini cok elestirdigi icin ya gazete surekli kapatiliyor ya da yazarlari tutuklaniyordu. Bu sebeple gazetenin basinda yazarlari tuttuklu degilse cikar gibi bir ibare oldugundan bahsediyordu.

Icimizdeki Seytan'da olay orgusu yer yer daginik, ama guzel tespitler var ve anlatimi cok ustaca. Babasi olen Macide, akraba evindeyken kapi onune konur, aslinda hakarete ugrar ve evi terkedip gider. Uzaktan akrabasi Omer, bu durumdan once Macide'yi vapurda gorup ilk bakista asik olmustur ve sonra da uzaktan akraba olduklarini ogrenmistir. Macide akraba evinden ciktiginda kapida Omer'i gorur ve evlenmek uzere onunla birlikte yasamak icin dairesine tasinir. Omer akli bes karis havada havai ve sorumsuz bir genctir. Her turlu isi savsaklamaktadir, memuriyet hayatini da dahil. Gecim sikitisi yasayan cift; ondan bundan borcla gecinecek sonrasinda olaylar daha kotu noktalara varacaktir.

Omer ve arkadasi iki farli ucu temsil eder, biri hayalci, digeri hirsli bir makyavelist. Cevrelerindeki yazar cizer takimi daha da beter tiplerdir, ki bu kisilerin aslinda gercek hayatta Peyami Safa ve Nihal Atsiz oldugu ile ilgili iddialar vardir. Sabahattin Ali onlari elestirmek icin kitaba karakter olarak eklemistir. Bu anlamda iyi bir aydin elestirisi vardir. Sabahattin Ali, bu kisilerin hayattan ve toplumdan kopuk, kendi fikirleri yerine bati fikirlerini ezberleyip soyleyen, ozgun fikirleri olamayan zavallilar olarak resmeder. Macide ise halktir, ama etrafinda dogruyu bir turlu bulamaz. Akrabasinin evi bayagidir, insanlar kucuk hesaplar pesindedir. Omer ve cevresi bohemlik adi altinda sacma sapan yasar, kimseye faydasi olmayan tiplerdir. Akli basinda tek bir kisi vardir o da eski muzik ogretmeni Bedri'dir. Zaten cogu elestiri ve tespit de onun agzindan dile geitirilmistir. Kurk Mantolu Madonna kadar iyi bulmadigim, biraz depresif ama toplumla ilgili elestirileri ve tespitleri ile degerli bir kitap.

Prayer (Duaci) - Philip Kerr

Iskocya dogumlu Ingiliz yazar Philip Kerr'in 2014 yilinda basilan kitabi Prayer (Duaci), FBI ajani Gils Martins'in Tanri'ya olan inancini kaybedip, dolambacli yoldan tekrar kazanma hikayesi. Goodreads'ten kitabin puanina baktigimda yazarin en dusuk puanli kitaplarindan biri oldugunu gordum. Yine de ben kitabi sevdim, sicak yaz gununde iyi giden surukleyici, yer yer urpertici, akici bir anlatimi vardi. Bazi dini kisimlarinda akicilik sekteye ugrasa da kitabi genel olarak begendim. Yine de kitabin mesaji cok problemli, genc yasta okuyan birine yanlis mesaj verebilir, ya da dini hassasiyeti olan birini bir hayli kizdirabilir.

Konusuna gelince, Harvard hukuk mezunu Gil Martins, iyi bir is firsatini geri cevirip FBI ajani olur. Esi Ruth'un babasi zengindir ve babanin aldigi evde oturup, yine onun uyelik aidatini odedigi Houstonian Club'une giderler spor yapmak icin. Ogullari Daniel dogmadan once yasadiklari cocuk sahibi olamama sorunlari nedeniyle Ruth iyice dindar olup cikmistir, halbuki oncesinde ayni okula giderlerken hic de dindar degildir. Gils ise Tanri inancini sorgulamaktadir, keza suclu olduguna inandirdigi bir sucluyu sucunu itiraf etmesi icin tesvik etmis, sonrasinda bu kisi idam edilmis ve daha sonra bu kisinin masum oldugu ortaya cikmis fakat is isten gecmistir. Bu arada, Ruth kafayi dinle bozup, surekli dua etmek istemesi ve kiliseden cikmak istememesi Gils'i Ruth'dan uzaklastirir. Cift, Houston'da yasamaktadir.

Sonra cinayetler ve olaylar baslar. Bu kisimlarda olaylari yazar biraz karisik anlatmis. Iki tane cinayet serisi var, bir de teror olayi. Teror olayi hemen sonuca baglaniyor. Ilk cinayet serisinde iyilik melegi gibi olan insanlar hedef aliniyor. Ikinci cinayet serisinde de ateistler hedef tahtasinda. Bunun disinda bir de pedofili cetesive bununla ilgili bir sorusturma var. Cok fazla olayin olmasi aslinda gercekcilik olarak dusunulebilir, keza buyuksehirde bir buroda sanmiyorum ki tek bir seri olsun. Kitabin odaklandigi seri ise ateistlerin oldurulmesi. Gil Martins'in arkadasi Katolik rahip olumler arasinda bir motif gorerek Gils'e gelir ve ondan bu olumleri arastirmasini ister. Olumlerin tumu kaza olarak kayda gecse de herbiri birbirinden tuhaftir ve hicbir supheli de yoktur. Gils bir yandan olaylari arastirirken, bir yandan da ateist olur. Sonra olaylar, olaylar... kitabin surprizini bozmamak icin daha fazla yazmayacagim.

Kitap boyunca, yazari da evanjelist oldugu icin acaba evanjelizm propagandasi mi diye diye hafiften rahatsiz bir sekilde okudum. Zira Evanjelizm (Ramazan Kurtoglu) kitabini okudugum zaman bu konuda hafiften paranoyak olmustum. Ama sonlara dogru bayagi din dusmani bir kitap olduguna karar verdim. Kitabin atmosferi, Teksas'i guzel guzel analiz etmesi, Ike kasirgasi sonrasi enkaza donen Galveston'i hayalet sehir olarak cok yerinde bir secimle korku ogelerinin agir bastigi kisimlara fon yapmasi gayet basariliydi. Houston'in sehirciligi icin soylediklerine sonuna kadar katiliyorum, kisaca sehir planlamasinin silahlarin yasaklanmasindan bile daha oncelikli olmasi gerektigini soyluyordu. Sehir planlamasi yapilmadan kurulan bir sehir oldugu icin Houston cok buyuk olmasina ragmen, diger Amerikan sehirlerine kiyasla plansiz ve cirkin, altyapisi sorunlu. Zaten Meksika Korfezi'ne yakin oldugu icin surekli tehdit altinda, buna ragmen hic onlem yok, yagmurda sel basiyor, vs. vs. Teksaslilar'in asiri kibar olmasi da, silahlara duskunluguyle ve cumhuriyetci ve muhafazakar olmalariyla bilindikleri icin cogu kisiye sasirtici gelebilir ama iki yildan fazladir Teksas'ta yasiyorum ve hayatimda gordugum en kibar insanlar Teksaslilar derim rahatlikla. Kitabi sevmemin bir sebebi de yasadigim bolgeyi anlatmasi. Bu kitabin Turkce baskisi yokmus ama ayni yazarin baska kitaplari var. Zaten kendisi Bernie Gunther serisi ile biliniyormus ve bu seri New York Times coksataniymis.


26 Nisan 2018 Perşembe

Sessiz Kiz - Tess Gerritsen

Tess Gerritsen'den Rizzoli ve Isles serisinin sekizinci kitabi: Sessiz kiz. Temposu yuksek, gecmise donusler ve daha once burada yazmis oldugum kitaplardaki gibi ikili bir anlatim benimsenmis. Bu sekilde olaylar bir nesnel bakis acisiyla, bir de sorusturmayla ilgisi olan ama suclu olmadigini umdugumuz ya da zannettigimiz bir kisinin bakis acisiyla anlatiliyor. Bu sayede, bilgiler iki tarafli verilip gizem ve tansiyon artiriliyor. Buraya kadar her sey iyi guzel de, yazar sovenistlik yapmaya baslayinca kitabin tadi kacti. Tess Gerritsen hakkindaki fikirlerim degisti bu kitaptan sonra. Ismi Amerikali olan yazar Cin kokenli. Bu kitap da Cin mahallesinde geciyor. Gecmiste yasanan coklu cinayet ve sonrasinda cinayetleri isleyen kisinin intihar ettigi eski dosya yeniden aciliyor. Kurbanlardan birinin esi bu dosyayi tekrar actirmak icin her yolu deniyor; zaten ikinci bakis acisi da onunki. Neyse, kitap iyi hos da, yazar bir basliyor Cin'i methetmeye, yok celigi soyle, kilici boyle, Sam celigi aslinda sizin bildiginiz gibi degil, ninjalik Japon degil Cin icadi, Taiwan Cin'in vs. Bunlar disinda kadin savasci gelenegi guzel ama gercek mi arastirmak lazim, kurgu kitaplarda her soylenen dogru degil sonucta. Kitabin sonu da cok zorlama. Atmosferi ve tempoyu iyi yaratiyor ama bu saydigim seyler yuzunden okurken yer yer rahatsiz oldum.

Kiralik Konak - Yakup Kadri Karaosmanoglu

Yakup Kadri'nin simdiye kadar okudugum kitaplari, Sodom ve Gomore, Nur Baba ve Yaban. Ucunu de cok begenerek okumustum. Kiralik Konak (1920) ise ilk romani, donemin yozlasan ahlak anlayisini elestirmek icin yazilmis. Bu kitabi hic sevmedim, uzun sure elimde surundu. Dili cok agir, Turkce degil Osmanlica. Kitabin arkasinda da belirtildigi gibi Yakup Kadri, 1910-1974 yillari arasinda eserler veriyor. Verdigi eserler bir yandan da Turkce'nin gecirdigi evreleri yansitiyor. Bu kitap da ilk romani oldugundan dilini anlamasi zordu. Bu gibi durumlarda genelde dipnotlarda sozcuklerin anlamlarini yazarlar; bu kitapta bazi sozcuklerin anlamlari parantez icinde yanlarina yazilmis fakat yetersiz kalmis. Zaten cok sayida sozcugu bilmeyince anlamina baksaniz da okumak pek keyifli olmuyor.
Konusuna da anlatimina da pek isinamadim. Mirasyedi bir ailenin kizlarinin ve dedelerinin merkezde oldugu bir yoldan cikma hikayesi diyerek ozetlenebilir. Uc kusagin temsil ettigi degerler uzerinden yasadiklari catismayi anlatiyor. Naim efendi, dede oluyor, pasifligiyle gidisata dur diyemiyor, en sonunda malindan mulkunden, ailesinden oluyor. Kucuk torun Seniha, doneme ahlak anlayisina aykiri gelen bir hayati benimsiyor, sevgilileri oluyor, evden kaciyor Avrupa'ya gidiyor, vs. Faik Bey, Seniha'nin sevgilisi, aralarinda sonrasinda neler geciyor pek anlasilmiyor, ustunkoru deginilmis. Hakki Celis, Naim efendinin kiz kardesinin torunu, Seniha'ya asik, aci ceken sair, sonrasinda milli bilinci uyaniyor, Canakkale cephesinde savasmaya gidiyor. Hikaye akmiyor, buyuk puntolarla yazilmis, cok kalin bir kitap olmamasina ragmen bitmesi cok uzun surdu. Yakup Kadri'nin dili, olay orgusu ve akiciligi bu kitaptan bir yil sonra yayimladigi Nur Baba (1921) kitabinda cok cok daha iyiydi. Kanimca, benzer konulari, 1928 tarihli Sodom ve Gomore'de cok daha basarili bir sekilde islemistir. Bunlara ragmen, kitapta birkac paragrafi begendim; bir tanesi de asagidaki Hakki Celis'in eglendigini zanneden, barda oyalanan insanlarla ilgili dusundukleri.


20 Şubat 2018 Salı

Fatih Harbiye - Peyami Safa

Peyami Safa sevdigim bir yazardir. Kitaplari ile ilk tanisikligim lisede okudugum Dokuzuncu Hariciye Kogusu ile olmustu. Konusu depresif olsa da sevmistim bu kitabi. Yillar sonra Yalniziz kitabini okuyunca ise Peyami Safa'ya hayran kaldim. Yalniziz kitabi Turk Edebiyati'nin en guzel, analiz gucu yuksek, betimlemeleri zengin kitaplarindan birisi kanimca. Sonrasinda Bir Tereddudun Romani kitabini okudum. Yalniziz kadar iyi bulmadim ama oncesinde okumus olsaydim eminim ki kiyaslama yapmayacagim icin daha cok sevecektim. Fatih Harbiye'ye gelince, dogulu olmak ve batili olmak arasinda yasadigimiz bocalamayi anlattigi icin ilgimi cekti. Olaylarin ikicil onemde oldugu, ruhsal tahlillerin on plana ciktigi kitapta karakterlerin ic dunyalarina odaklanilmis. Her karakter bir durusu, felsefeyi temsil ediyor. Az karakterle toplumun yasadigi kafa karisikligi anlatilmis.

(Bu arada bu kitabin dizisini cekmisler. Kitapla hic alakasi olmayan bir senaryosu varmis. Kitapta cok az olay var.)

Neriman eski bir evde muhafazakar babasi Faiz Bey ve hizmetcileri Gulter ile yasamaktadir. Konservatuarin alaturka kisminda ud bolumunde okumaktadir ve kemence bolumunde okuyan Sinasi ile nisanlidir. Sinasi babasi Faiz Bey icin ideal damat adayidir; muhafazakar, ve iyi huyludur. Ayni zamanda mulayim olan Sinasi Neriman'a gore pasiftir. Uzun suredir nisanli olan ciftin evlenmesini konu komsu akraba es dost herkes beklemektedir. Oysa Neriman, Pera'daki yasam tarzindan, isiltili vitrinlerden, balolardan etkilenmistir ve yeni bir yasam tarzina ozlem duymaktadir. Okulda tanistigi Macit alafranga keman bolumunde okurken okulu birakmis ve Neriman'in ozendigi hayat tarzini sembolize eden bir karakterdir.

Bir okul cikisi Neriman Macit'le bulusmaya gider, Sinasi'ye de yalan soyler. Sinasi sonra tesadufen Neriman'in yalan soyledigini kesfeder ama bunu yuzune soyleyemeyecek kadar pasiftir hatta Faiz Bey'e karsi bu yalana ortak dahi olur. Neriman'in bir sonraki hamlesi ise Macit'in davet ettigi baloya gitmek ve bu balo icin giyecek kiyafetleri maddi zorluk icinde olan babasina aldirmaktir (Bu kisimlar melodramatik Turk filmi kivaminda, Neriman da kotu kalpli evlat rolundedir). Kitapta baska bir olay yoktur. Kalan kisimlar vicdan muhasebesi, olaylarin muhakemesi gibi seylerden olusur. Psikolojik tahlilleri severim ama bu kitap yer yer melodrama kacan havasiyla icimi baydi. Kotu kitap diyemem ama depresif. Ayrica cok da muhafazakar bir bakis acisiyla yazilmis. Bir de siyah beyaz gibi alafranga kotudur, alaturka iyidir diyemeyiz. Ikisinin de iyi yanlari var, kotu yanlari var. Zaten bizim cografyanin zenginligi de bu ikisini sentezlemesinde. Ama kitabin durusu taraf tutarcasina. Aslinda Peyami Safa'nin alaturka taraftari olmadigini biliyorum. O yuzden biraz sasirtici da buldum diyebilirim. Bunlarin disinda incecik bir kitap. Her sayfanin altina dipnot olarak eski kelimelerin cevirilerini koyarak mini bir sozluk yapmislar, iyi de olmus.