Bu kitabı ilk olarak bir arkadaşımda görmüştüm yaklaşık bir sene önce. Kapağı insanı ilk bakışta etkiliyor. Yaz tatili ve Ege çağrışımları olan kapak, sımsıcak ve duygusal bir hikaye vaadediyor.
Kolayca okunan, sürükleyici roman, vaatleri fazlasıyla yerine getiriyor. Duygusal kitapların ince bir çizgisi vardır, o çizgiyi aşan kitaplar bana sıkıcı ve bayık gelir. Dozu iyi ayarlanmışlar ise okuyana unutulmayacak lezzetler sunar. İşte "Asma Pansiyon" ikinci gruba giren kitaplardan; duygusallığı, heyecanı, gizemi, hüznü, her şey gerektiği kadar var onda. Yalın anlatımlı, güzel atmosferiyle davetkar.
Hiç gitmediğim ama yakın zamanda görmek istediğim Bozcaada'da geçiyor olaylar. Madam Yenola'nın Asma Pansiyonu, yolunu kaybedenleri, hayatına mola vermek isteyenleri, başını dinlemek isteyenleri ağırlayan, eski bir Rum evinden bozma, beş odalı, denize bakan bir pansiyondur. Buraya sığınan herkes gibi pansiyonun sahibi Madam Yenola'nın da bir hikayesi vardır. Olaylar lise öğrencisi Defne'nin evden kaçarak pansiyona sığınması ile başlar. Her pansiyonerin hikayesine tek tek odaklanarak ve pansiyonu merkeze alıp geçmiş ve şimdiki zaman arasında gidip gelerek ilerleyen kitap, finalde mantıklı ve sürprizli bir şekilde bağlanır.
Ek olarak kitapla ilgili bence en önemli noktalardan birisi, başkarakterlerin güçlü kadınlar olması. Gerek Madam Yenola gerekse Defne kendi kaderinin iplerini eline almış, inandığı şeyler için hem toplumu hem de sevdiklerini karşısına almayı göze alabilmiş, bunun yanı sıra sağduyulu ve gururlu olmayı beceren karakterler. Erkeklerle ilişkilerinde de hiçbir şekilde kendilerinden ödün vermeyen ve kendi doğrularından vazgeçmeyen güçlü karakterler. Bu özelliğiyle de Türk edebiyatında maalesef çok örneği olmayan kendi kaderini kendi çizen, etrafındaki kişileri de etkileyen nadir kadın karakterlerden ikisini yaratır kitap. Yan kadın karakterler olan Feryal Hanım ve Belma da baş karakterlerden aşağı kalmayacak derecede olgun ve güçlüdür. Karakterlerin özellikleri ve kendi yollarını belirlemedeki iradeleri göz önüne alındığında kitabı rahatlıkla feminist bir kitap olarak sınıflandırabiliriz.
Son olarak kitabı okurken Bozcaada ruhunu, atmosferini içinizde hissediyorsunuz. Dantel perdeler, sabun kokusu, buruk şarap tadı, begonviller unutulmayacak imgeler yaratıyor zihinde. Sonuç olarak tavsiye, tavsiye tavsiye!!! Tam da yaza uygun ama asla yüzeysel ve boş olmayan, bayıcı sıcaklara Bozcaada serinliği taşıyacak bir kitap...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder