Hakan Bıçakçı'nın 2008 tarihli dördüncü kitabı olan Apartman Boşluğu, benim ilk okuduğum ilk Hakan Bıçakçı kitabı. Kitabın başındaki bilgilerden anladığımız kadarıyla kendisi edebiyatla uğraşmanın yanı sıra reklam yazarlığı yapıyor. Tıpkı kitabın baş karakteri Arif gibi.
Tüm kitap Arif'in yaratıcılık buhranları olarak tarif edilebilir. Reklamcılık sektöründen sıkılıp bunalan Arif amatör olarak bir müzik grubunda vokal yapmakta ve akşamları bir barda sahne almaktadır. Bir gün işi gücü bırakıp kendini beste yapmaya verir. Evinin durumunun bu iş için uygun olmadığını düşünen Arif stüdyo olarak da kullanabileceği yeni bir eve taşınır.
Yeni evinin yatak odasının duvarında bulunan delik, Arif bestelerini yaparken onun iç dünyasına ve belki de bilinç dışına açılan kapının bir metaforu olarak kullanılır. Yaratım sürecinde git gide pasaklılaşan, insanlarla bağlantılarını koparan Arif, gerçek dünya ile bağlarını zaman zaman yitirerek, hayalle gerçeğin birbirine karıştığı, korkuların ve endişelerin tekrar eden sayıklamalara dönüştüğü bir ruh haline bürünür. Dış dünya ile arasına kat kat güvenlik kapıları, kilitleri, alarmları koyar. Doktorun birisi bir seferinde ona kendisini çok dinlememesini söylemiştir. Kendi iç sesine kulaklarını tıkayan Arif'e bilinçdışı ancak telefon kabloları ya da kayıt cihazları sayesinde ulaşabilmektedir.
Sancılı ama verimli geçen yaratım sürecinde kendi iç dünyasına fazlaca yönelmesi, birtakım sanrılara kapılmasına, paranoyalarının kontrolden çıkmasına ve eşini dostunu yitirmesine sebep olur. Yaptığı bestelerle herkesin hayranlığını kazanır. Müzikten çok iyi anlayan arkadaşı Ender'in gözünde müzik dehası mertebesine yükselmiştir. İçinde bulunduğu durumla (delilik-dahilik gelgitleri, dahilerin yalnızlığı) dahiliğini pekiştirir.
Mesleği yaratıcılıkla ilgili olanların ve sanata ilgi duyanları ilgilendirecek olan kitap yaratım sürecinin sıkıntılarını anlatan bir roman olmasının yanı sıra başlı başına gerilim kitabı olarak da okunabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder