27 Ekim 2014 Pazartesi

Erguvaniler "Türkiye'de İktidar Doğanlar" - Tayfun Er

Tayfun Er'in 2007 tarihli Erguvaniler kitabı, daha önce Yalçın Küçük, Soner Yalçın gibi araştırmacı yazarlar tarafından ortaya atılana benzer bir tezi ortaya koyan, incelikli bir çalışma ürünü. Erguvaniler kitabının ana konusu, Türkiye'nin Osmanlı zamanında Tanzimat ile başlayıp, İttihat ile devam eden Türkiye Cumhuriyeti döneminde de aynı şekilde varlığını koruyan iktidar ilişkileri.
Dahası Tayfun Er, sağcısıyla, solcusuyla, milliyetçisiyle, komünistiyle, liberaliyle söz konusu üç dönemde iktidarda olup köşe başlarını tutanların, tüm farklı ideolojilerin savunucularının, temelde, dallanıp budaklanan bir büyük sülalenin mensubu olduklarını iddia ediyor. Bunu da oligarşinin şu belirleyici unsurları etrafında araştırmalarını çerçeveleyerek sunuyor:
1. Aileden Gelen Güç
2. Evlilikle Kazanılan Güç
3. Okul
4. İş Ortaklığı
5. Masonluk

Servet-i Fünun dergisi yazar ve şairlerinin aile ilişkileri ile başlayan akrabalık ilişkileri diğer birçok bölümde de tekrar değinilen iç içe geçmiş bir bütünün bir ucunu oluşturuyor. Genelde Fevziye Işık Mektepleri, bazen de Boğaziçi Lisesi oligarşinin okulu, Bilgi Üniversitesi ise üniversiteleri ama oligarşinin çoğu da yurt dışında eğitim almış. Kitabın temel tezi eğer bu aileye mensupsanız hak etmeseniz de bir şekilde yolunuz açılıyor. Aile dışından olmanız ise ne kadar çabalarsanız çabalayın belli makamlara asla ulaşamayacaksınız(örneğin dış işleri bakanlığı), belli makamlara da ulaşmak için bir oligarşi mensubuna göre kırk kat daha fazla çaba göstermek zorundasınız demek.

Tayfun Er kitabın başında da belirttiği gibi bu ilişkileri insanları umutsuzluğa düşürüp, hepten her şeyi bırakmaya sevk etmek için değil belli bir bilinç ve mücadele oluşturmak için yazmış. Aralarda gerek felsefeye gerekse fizik teorilerine girerek oligarşinin karmaşık ilişkilerinin daha anlaşılır olması için onu bilimsel bir çerçeveye oturtmuş. İlişkilerin izini ise gazetelerin ölüm ilanlarında, Aşiyan Mezarlığı başta olmak üzere mezarlıkların belirli adalarında sürmüş.

Gerek tarih bilgim gerekse sosyete magazin bilgim pek fazla olmadığı için isimlerin çoğu bana yabancıydı fakat çok iyi bilinen isimlerin de umulmadık akrabalık ilişkileri hayrete düşürtecek cinstendi. Örneğin Rahşan Ecevit ile Aydın Boysan'ın kuzen olmaları, Bülent Ecevit'le Can Yücel'in bir ara ev arkadaşı olmaları, Metin Arolat'ın Mevlana'nın 23. kuşak torunu olması, Hıncal Uluç'la Ahmet Taner Kışlalı'nın kuzen olmaları, Emin Çölaşan'ın dedesinin mason olması, vs.

Benim tavsiyem kitabı okuyup aydınlanma yaşamanız. Şu şunun akrabası, şu şununla evli, şu şunun bacanağı şeklinde ilerleyen kitabı okurken zaman zaman ipin ucu kaçıyor. Tayfun Er kitabın başında anmaya gerek olmayan üyeler de olduğu için aile ağacı yapmaktan kaçındığını yazmış fakat bence bu kitap kesinlikle görsel şemalarla desteklenmesi gereken bir kitap. Gerçi ilişkiler çok iç içe olduğu için şema olarak da karışık olacağını tahmin ediyorum ama yine de görsellerin ilişkileri daha rahat anlaşılır kılacağını da düşünüyorum.

Kitaba eleştirilerim ise, birincisi milliyetçiliği bela olarak tanımlaması. Şu an emperyalist kapitalizmin önündeki son kalelerin ulus devletler olduğunu düşünürsek milliyetçiliğe nasıl bela diyebiliriz. Bir ulusu oluşturan en önemli unsurlardan birisi, olmazsa olmazı milliyetçiliktir. İkincisi, insanların akrabalık ilişkilerini kuru kuruya okumak pek bir şey ifade etmiyor. Aralara birkaç noktada yedirilmiş rüşvet skandalları vardı tamam, fakat genel olarak bu ilişkilendirme sayıca çokken bu ilişkilerin sonuçları sayıca daha cılız kalmış. Bir de bu aile her dönem iktidar ve güç odağı iken oligarşi mensubu üyelerin suikastlere kurban gitmesine de bir şekilde değinmek, başka güç odaklarının da varlıklarını ortaya koymak gerekir. Belki yazarın devam kitaplarında vardır bu konular onu bilemem ama bu aile her şeyi kontrol ediyor, her yerde onlar var deyip sonra da öldürülen oligarşi üyelerinin durumlarını görmezden gelmek kitabın eksikleri kanımca.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder